Hacı Hafız Sabri Koçi 14 Mayıs 1921’de Librazhd’ın Orenje köyünde dünyaya geldi. Sabri Koçi doğduğu zaman babası İdris aile ihtiyaçlarını karşılaşmak için Selanik’te bulunuyordu.[1]
Doğumun üzerinden bir yıl geçmeden İdris’in öldüğü haberi geldi. Böylece Sabri henüz bir yaşındayken yetim kaldı. Sabri’nin böyle başlayan hayatı ıstıraplarla devam edecekti. Annesi Zenja çocuğunu yetiştirmek ve babasının boşluğunu doldurmak için üzüntüsünü geri plana atmak ve azami derecede çalışmak zorunda kalmıştı.
Babasının ölümü onu çocukluktan itibaren zor durumda bırakmasına rağmen o dini ilimleri öğrenmeyi durdurmadı. Sabri Koçi’nin zekâsını gören köyün muhtarı Âdem Kastrati çocuğun anne ve akrabalarını şehirde bir okula götürmeleri hususunda ikna etti.[2]
1932 yılında fedakârlıklarla dolu bir hayat başladı. Sabri hem okumak hem de çalışmak zorundaydı. Çok geçmeden öğretmenleri onun zekâsını fark ettiler. Sabri Koçi samimi tavırlarıyla öğretmenlerinin, özellikle akaid dersi okutan hocası Hafız Muhammed’in kalbini kazandı. Hocası Muhammed Rus camisinde yaptığı müezzinlik işinde kimi zaman kendi yerine Sabri Koçi’yi görevlendiriyordu. İlk dini dersleri tamamladıktan sonra hocası onu ünlü muallim, Hafız Muhammed Bektesh’in yanına götürerek ondan Sabri’yi kabul etmesini istedi. Bu dönemde Sabri Koçi kendini tamamıyla derslerine adamıştı. Sabri Koçi bu dönemi; “Hatırlayabildiğim kadarıyla 30’lu yılların sonunda İşkodra şehri dini ilimler bakımından yüksek bir seviyeye gelmişti. Arapların deyimiyle “mehdul” yani İslam kültürünün ve bilgisinin beşiği olmuştu.[3]” sözleriyle dile getirir.
İşkodra dini bakımından güzel faaliyetlerin yürütüldüğü ve yeni kadroların hazırlandığı bir beşik olmuştur. Bunun için Hacı Sabri şöyle yazar: İşkodra’da, Arap topraklarında yetişenlerle mukayese edebilecek kadar yüksek seviyede kadrolar yetiştirilmiştir.[4]