Bugün işim hakikatten çok kolaydır… Az yazacağım…
Uzak bir yoldayım.
Siz beni Ankara’da sanın… İngiltere meclisindeyim…
Biraz onları eleştireyim diye oraya gittim… Hep kendimizi mi eleştireceğim?
Biliyorum… Nerede olduğuma sevinecek kişiler çok olacaktır… Kıskananlar da olacaktır tabii… Hele ülkenin adını duyduklarında, bu sayı az olmayacaktır!
Zaman içinde yolculuk yapmasını da bilirim. Ancak ona uygun taşıt aracım yoktur. Dostlar yardımcı oluyorlar… Sağ olsunlar…
Bu sefer zaman içinde oraya uğradığım tarih: 20 Nisan 1653…
***
İngiltere meclisindeyim… Misafir locasındayım. Oradan dinliyorum
"Oturumunuzu sonlandırmaya geldim. Meclisi, yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim.
Siz ki fitneci, fesatçı, meclis üyeleri, siz ki iyi olmak dışındaki her şeysiniz!
Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar… Ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar, birkaç kuruş için Tanrı'ya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı?
Bir parça vicdan da mı yok?
Atım kadar bile dindar değilsiniz!
Altın, sizin yeni Tanrınız olmuş!
Satılığa çıkarmadığınız bir değer de kalmadı! ... Ulusunuz adına iyi bir şey düşünemez misiniz?
Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi, o varlığınızla kirletiyorsunuz!
Tanrının kutsadığı bu meclisi, ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz!
Halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız.
Siz ki, halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız. Kendiniz halka en büyük dert kaynağı oldunuz!
Ama ülkeniz beni asırlardan beri temizlenmemiş bu ahırı temizlemeye çağırdı! Ve bu gücü de bana Tanrı verdi.
Bu şeytan ocağını yönetmeye geldim.
Vay halinize!
Şimdi derhal defolun!
Acele edin rüşvetin köleleri! Acele edin, gidin!
Süslü saltanat eşyalarınızı alın ve defolup gidin!"
***
Yukarıdaki söylev, tarihte demokrasinin beşiği olarak bilinen İngiltere'de geçmiştir. Sözleri sarf eden kişi, 1653 senesinin 20 Nisan günü, meclis çatısı altında kükreyerek nutuk atan General Oliver Cromwell (25 Nisan 1599 – 3 Eylül 1658) isimli, sadece ülkesinin çıkarlarını kollayan yurtsever biriydi.
Ve bu nutuk tarihi şekillendiren 50 söylevden biri sayılıyor...
Bunu eskiden de bilirdim ama kullanamazdım… Eskiden bizde demokrasi yoktu… Yazamazdım! Şimdi demokrasi var diyorlar… Öyleyse yazabilirim…
Dostumun hakkını yiyemem. Onu, Edirneli dostum Cumhur Bey hatırlattı… O zaman burada bir hata varsa, hata da onun, suç da onundur! Ya dostum, bunu neden hatırlattın?
Yemin ederim bir şey yapmadım. Bir şey demedim! Dostum da onu sadece aktarıyordu. Bir suçlu varsa: O, General O. Cromwell’in kendisidir… Ah, generalim. Askerin olaydım! Bütün suç sende! Keşke doğmamış olaydın! Meclis üyelerimiz onlara taş atıyorum sanacaklar!
Oysa nerede o güç artık?
Sağ kolum felçli…
Solak olmadığım için, sol elimi de kullanamam…
Siz soracaksınız:
“Nasıl yazıyorsun öyleyse?”
Parmaklarla vuruyorum klavyeye…
Bu kafayla düşünüyorum…
Düşünebildiği kadar…
Siz karar verin:
Yazılarımda yanlış mı düşünüyorum, doğru mu?
Kaynak: İNTERNATİONAL NEWSPAPEER
ZAMAN MAKEDONYA
Sayı: 725, Üsküp
(01 – 07. 06. 2010 y.)
Yorumlar