Mahir Yağcılar: Güçlü Türkiye, Balkanlara istikrar getirir.
Kosova Cumhuriyeti Kamu Yönetimi Bakanı ve Kosova Demokratik Türk Partisi Genel Başkanı Mahir Yağcılar’la, Kosova’nın bağımsızlık sürecinden, Kosova Türklerine; Kosova’daki misyonerlik faaliyetlerinden, Kosova-Sırbistan ilişkilerine uzanan geniş bir yelpazede, önemli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kosova, 17 Şubat 2008’de bağımsızlığını ilan etti. Buna rağmen, Kosova’nın tam ve gerçek bir bağımsızlık elde ettiğini söylemek mümkün mü?
Küreselleşen bugünkü dünyada, kaç devletin gerçek anlamda bağımsız olduğu ortadadır. Ancak Kosova’nın bağımsızlığı meselesinde bazı farklı hususlar mevcuttur. Kosova, 1999 yılında Birleşmiş Milletler kararıyla özel statüye kavuşmuş ve 2008 yılına kadar Birleşmiş Milletler tarafından yönetilmiştir. Bağımsızlık ilanı da, Uluslararası toplumla koordineli olarak, müzakereler neticesinde Ahtisaari Planı’na göre olmuştur. Bu planda yer alan Uluslararası Sivil Ofise, uluslararası toplumun bazı yetkilerinin görevlendirilmesinden de anlaşılacağı üzere, Kosova’nın bağımsızlığı hususu geçici bir dönem için de olsa, denetimli bir bağımsızlıktır.
Türkiye, resmi olarak, Kosova'yı ilk tanıyan ülke oldu. Aynı zamanda Kosova’nın ilk dış temsilciliği Türkiye'de açıldı. Kosova halkı, Türkiye'nin bu desteğini nasıl karşıladı?
Kosova ve Türkiye arasında ailevi, kültürel ve idari anlamda yüzyıllar öncesinden gelen bağlar bulunmaktadır. Açıkçası Kosova halkı böyle bir desteği bekliyordu. Kosova halkının büyük bir çoğunluk bu desteğe inanıyordu. Azınlıkta kalan bir çevre de, Türkiye’nin gerçek bir dost devlet ve Türklerin gerçekten dost bir millet olduğunu, bu olaydan sonra fark etti. Dolayısıyla Kosovalılar bugün Türkiye ve Türk halkından en iyi sözlerle bahsediyorlar. Kosova halkı, verdiğiniz bu destekten dolayı, size sonsuz teşekkürlerini ifade ediyorlar.
Sırbistan’ın, Uluslararası Adalet Divanı'na başvurusu üzerine açılan dava neticesinde, Lahey’deki mahkeme Kosova'nın bağımsızlığına kabul edildi. Bu kararın, Kosova-Sırbistan ilişkilerine etkisi ne yönde olur?
Sırbistan bu süreci kendisi başlatmış olmasına rağmen verilen kararı karşılamadı. Şimdi, Kosova’nın bağımsızlık kararını engellemek üzere, diğer mekanizmaları devreye sokmak niyetindeler. Kosova’nın tanıma sürecini durdurmaya; Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası örgütlere üyeliğini engellemeye çalışıyorlar. Bunun için eski Yugoslavya Federasyonu’nun, çeşitli devletlerle kurmuş olduğu dostane ilişkileri kullanıyorlar. Diğer taraftan, dünyanın çeşitli bölgelerindeki bağımsızlık hareketlerini ve o devletlerdeki hassas konuları, Kosova’nın aleyhine kullanıyorlar. Aynı şekilde, bağımsızlık konusunu Birleşmiş Milletler’de gündeme getirerek, Kosova’nın bağımsızlık sürecini geri çevirmeyi deniyorlar. Ancak bağımsızlık süreci artık geri dönülemez bir noktadadır. Dolayısıyla bugünlerde yapılan Kosova-Sırbistan görüşmeleri, bizim açımızdan, sadece teknik görüşmelerdir. İki devletin ve halklarının, serbest dolaşım gibi, günlük hayatta karşılaştıkları sorunların çözümlenmesini hedeflemektedir.
Sizce Sırbistan Kosova’yı bir gün tanıyacak mı?
Ne uluslararası toplum, ne de bizler, illa da, Sırbistan’ın Kosova’yı tanımasını beklemiyoruz. Fakat iyi ilişkilerin oluşturması, serbest dolaşım ve ticaret hususların da bir çözüme kavuşturulması gerekiyor. Eğer Sırbistan, Kosova Cumhuriyeti’ni tanırsa; bölgede istikrar hâkim olacak, bölgenin ekonomik kalkınması ve refahı sağlanacak ve en önemlisi halklar daha mutlu olacaktır. Biz sadece Kosova halkı için istemiyoruz bunu. Sırp halkı da, ister Kosova’da olsun isterse Sırbistan’da olsun, rahat bir nefes alacaktır.
Sırpların çoğunlukta olduğu, Mitroviça başta olmak üzere, Kosova’nın kuzeyinde durum nasıl? Bu bölgede kamu düzenliği ve güvenliği sağlanabiliyor mu?
Biraz önce bahsettiğim sebeplerden dolayı, Sırbistan, Sırp nüfusun fazla olduğu Kosova’nın kuzeyini sanki bir esir gibi elde tutuyor. Dolayısıyla kamu düzeni ve güvenlik istenilen düzeyde değil. Bu durum Kosova’nın zararına olduğu kadar Sırbistan’nın da zararına bir durum arz ediyor. Sırbistan, aslında, uzun vadede bölge istikrarını tehdit altında tutuyor. Bu hususta, Avrupa Birliği ve EULEX’in, daha koordine ve verimli adımlar atmalarını bekliyoruz.
Kosova, şuana kadar kaç ülke tarafından tanındı? Kosova, bağımsızlık ilanının ardından, uluslararası toplumdan beklediği desteği alabildi mi?
Kosova Cumhuriyeti, şuana kadar 75 devlet tarafından tanındı. Ancak Avrupa Birliği üyesi beş devlet ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi Rusya ve Çin’in, ülkemizi tanımamakta ısrar etmesi bazı sorunlara sebep olmaktadır. Bu ülkelerin ülkemizi tanımaması uluslararası örgütlere üye olmamıza engel teşkil ediyor. Bu sebeple, Kosova Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının tanınması hususunda aldığımız destek arzuladığımız seviyede ve dinamizmde değil. Öyle umut ediyoruz ki, Avrupa Birliği’nin tüm üyeleri tarafından tanınmamızla birlikte, bu sorun da ortadan kalkacaktır.
Arap ülkelerinin Kosova’yı tanıma konusundaki bu çekingenliğini neye bağlıyorsunuz?
Son birkaç aydır Arap dünyasında yaşanan olaylar, bu devletlerin yıllardır, dünyadaki siyasi ve demokratik gelişmelerle ilgilenmediklerini, tabiri caizse, dünyadaki gelişmelere kapalı olduklarını göstermektedir. Sırbistan, eski Yugoslavya’nın üçüncü dünya ülkeleri ve tarafsız devletlerle, o dönemde kurmuş olduğu ilişkileri kullanarak, Kosova Cumhuriyeti’nin tanınma sürecine karşı elinden gelen engellemeleri yapıyor.
Aslını söylemek gerekirse, Sırbistan’ın böyle bir yaklaşım sergileyeceğini herkes az çok tahmin ediyordu. Bu sebeple, Kosova Cumhuriyeti diplomatlarının da, öngörülü davranması, daha ciddi ve analitik hareket etmeleri gerekirdi. Özel girişimlerde bulunup ve bazı kanalları devreye sokmalıydılar. Arap devletlerinin içinde bulunduğu özel durumu dikkate alarak, daha aktif diplomatik girişimlerde bulunmalıydılar.
Sizce, Kosova’nın en temel sorunu/sorunları nedir?
Kosova’nın en temel sorunu tanıma süreci ve buna bağlı olarak ekonomik kalkınmadır. Tanıma sürecinin yavaş işlemesi, ekonomik kalkınmayı da yavaşlatıyor. Dünyanın her yerinde, insani ve ticari hareket serbestliğimiz bulunmuyor. Maalesef, Sırbistan bu hususta çeşitli engeller çıkarıyor. Avrupa Birliği de, gerekli ve yeterli derecede çözüm sunmuyor. Sonunda ne olursa, Kosova halkına oluyor. Üretilen mallar Kosova dışına zor satılıyor, halk Avrupa Birliği sınırlarında serbest hareket edemiyor. Kosova’nın bir diğer temel sorunu da işsizliktir. Bağımsızlık sürecinin başlangıcından beri var olan bu sorun, diğer faktörlerin de etkisiyle, bugünlerde katlanarak devam ediyor.
Kosova, insani yardım maskesine bürünen batılı misyonerlerin hedefi haline gelmiş durumda. Öyle ki misyonerlerin, kapısını çalmadığı evin kalmadığı, hatta ülkenin ikinci kez baştan aşağı taranmakta olduğu söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Önümüzde ki günlerde, her devlet gibi Kosova Cumhuriyeti de, kendi kamu kurum ve kuruluşlarını oluşturulacak ve ardından yasaları tam anlamıyla uygulamaya başlayacaktır. İfade ettiğiniz konuda gereken önlemlerin alınması şarttır. Bu konuda gerekli önlemlerin alınması bizim de beklentimizdir. Demokratik özgürlüklerden istifade ederek çeşitli faaliyetlerde bulunan hiç kimse, bir devletin sosyal ve demografik yapısını, tarihi ve kültürel rengini değiştiremez. Buna Kosova Hükümeti de müsaade etmeyecek ve gerekli önlemleri alacaktır.
Kosova Türk toplumu, ülke siyasetinde hak ettiği oranda temsil edilebiliyor mu? Kosova Türk toplumunun, Kosova parlamentosu ve yerel yönetiminde temsil gücü nedir?
Mevcut anayasal ve siyasi temsil durumumuza bakıldığında, memnun olduğumuzu ifade etmek isterim. Kosova Türkleri, Kosova nüfusunun yaklaşık yüzde bir buçuğunu teşkil etmektedir. Hükümette bir bakan ve iki bakan yardımcısıyla temsil edilmekteyiz. 120 kişilik Kosova Cumhuriyeti Parlamentosu’nda, iki ayrılmış ve bir kazanılmış sandalye olmak üzere, toplam üç milletvekilliyle yer almaktayız. Meclis Başkan Yardımcısı ve Sağlık Komisyonu Başkanı Türk temsilcilerdir. Boşnaklarla birlikte kurduğumuz parlamento grubu sayesinde tüm Meclis komisyonlarında yer almaktayız. Bir belediye başkanı, üç belediye başkan yardımcısı ve çeşitli belediye müdürlükleri ile temsil ediliyoruz. Elbette, bu elverişli yasal imkânları kullanarak, temsil gücümüzü daha da artırmamız gerekiyor.
Kosova Demokratik Türk Partisi’nin Kosova’daki diğer partilerden farkı nedir? Kosovalılar, neden partinizi desteklemeliler?
Kosova Demokratik Türk Partisi en başta Kosova Türklerini temsil eden bir partidir. Bu parti gelenek, inanç, mücadele ve gelecek demektir. Kosova’yı düşünürken, Kosova için mücadele ederken, Arnavutlarla birlikte, uluslararası toplumuna da seslenen; Kosova için, Kosova’nın geleceği için seslenen ayrı ve güzel bir sestir. Burada, bu topraklarda bir kültürün, bir dilin, bir anlayışın ayakta kalması için siyasi mücadele veren bir partidir.
KDTP, Kosova’nın tam bağımsız olması, ekonomik sahada kalkınması için siyasi çalışmalar yürütmektedir. Partimiz, eğitim, sağlık ve kültür sahasında önemli projeleri gerçekleştirmiştir. Binlerce Türk öğrencimizin eğitim almasına vesile olan KDTP, kritik siyasi kararlar alınması gerektiğinde, olgunlukla davranan ve siyasi istikrarı sağlayan bir partidir. Partimiz, Osmanlı’dan miras kalan kalan tarihi eser ve geleneklerin korunmasının teminatıdır. Bizler, Osmanlı düşmanlığı yapılara “dur” diyenleriz. Kosova ve Türkiye ilişkilerini ve işbirliğini artırmak, Arnavut-Türk dostluğunu pekiştirmek için çabalayanlarız. Buraya kadar saydıklarım partimizin esas hedefleriydi ve çoğunu yerine getirdik. Bu noktada yalnızca Türklerden değil, tüm Kosovalılardan destek aldık ve gelecekte de alacağız.
Siz, “KDTP, Kosova'yı temsil eden bir partidir” diyorsunuz. Ancak partinizin isminde etnik bir tanımlamadan dolayı tüm Kosova'yı temsil etmediği yönünde eleştiriler var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Biz, Türklerin ve Türklüğün savunucusu olduğumuzu açıkça ifade ediyoruz. Fakat hiçbir zaman vatanımız Kosova’ya karşı görevlerimizi arka plana atmıyoruz. Hiçbir zaman sorunun parçası olmadık, aksine hep çözümün bir parçası olduk. Türkiye sayesinde Kosova ve tüm Kosovalılara verdiğimiz çok şey oldu.
Kosova'daki Türklerin yakın zamana kadar tek temsilcisi, Kosova Demokratik Türk Partisi idi. Ancak, yaklaşık bir yıl kadar önce Kosova Türk Partisi-KTP isimli ikinci bir Türk partisi kuruldu. Kosovalı Türklerin ikinci bir partiye ihtiyacı var mı?
Kosova Türklerinin daha önce de, KDTP dışında, adında Türk ifadesi bulunan farklı partileri oldu. Bugün de adında Türk ifadesi bulunan bazı siyasi partiler var. Geçmişte olduğu gibi bugünde açıkça görülmektedir ki, Kosova Türklerinin siyasi arenadaki tek hâkim temsilcisi, Kosova Demokratik Türk Partisi’dir. Kosova Türkleri, son genel seçimlerde kullandığı oylarla, başka bir partiye ihtiyacı olmadığını açık bir şekilde ifade etti. Bazı kişi ve çevreler, bu tür denemelere kalkıştıkça, halk sandıkta derslerini veriyor. Elbette çok seslilik ve çoğulcu demokrasi her zaman gereklidir. Ancak Kosova’da tek bir Türk partisinin olması, hem Kosova Türklerinin, hem de Türkiye’nin çıkarınadır.
Kosova nüfusunun büyük bir çoğunluğu 18 yaş ve altı gençlerden oluşuyor. Ancak bu gençler, intihar, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, gayrı meşru ilişkiler, okullardaki şiddet gibi birçok tehlikeyle karşı karşıya. Partinizin, Kosova gençliği ve bu gençliği bekleyen tehlikelerle ilgili plan ve projeleri neler?
Kosova’nın tanınma sürecinin bitmesi, ekonomik kalkınma, yeni iş sahalarının açılması ve Avrupa Birliği’nde vize muafiyetinin temin edilmesi, bu olumsuz etkileri azaltacaktır. İstediğiniz anda ve istediğiniz yerde çeşitli ürünlerin ve hizmetlerin reklamını yapar ama alım gücünü yükseltmez ve yeterli imkânları sağlamazsanız, mutlaka olumsuz etkilerle karşılaşırsınız.
Kosova hükümeti olarak, gençlik, kültür, eğitim ve ekonomi sahalarında kalkınma projeleriyle beraber daha iyi yaşam şartları oluşturmaya çalışıyoruz. Bu anlamda Avrupa Birliği’nden de gereken destek ve anlayışı bekliyoruz. Ticari ve insani serbest dolaşım imkânının sağlanması temel beklentimizdir.
Kosova halkının sağlık, ekonomi ve eğitim alanlarındaki durumu nedir? Yaşanan sorunları aşmak adına partinizin çözüm önerileri neler?
Kosova, komünist bir devlet olan, eski Yugoslavya’nın en geri kalmış bölgesiydi. 90’llı yıllarda baskı altında kalan ve hiçbir yatırımın yapılmayan bir bölgeydi. Bunları bilerek, parti olarak eğitime çok büyük önem veriyoruz. Bugüne kadar çok sayıda üniversite, mastır ve doktora öğrencilerinin yetiştirilmesine vesile olduk, mesleki eğitim projeleri gerçekleştirdik.
Ekonomik ve sağlık alanlarında, Türkiye ve Türk işadamlarının verdiği desteği kullandık. Çok sayıda Türk işadamını ülkemize davet ettik, burada yatırım yapmaları için teşvik ettik. Başbakan, bakanlar ve milletvekilleri seviyesinde gerçekleştirilen resmi ziyaretlerle ikili ilişkileri geliştirdik. Tüm bunları yaparken amacımız; özel girişim ve yatırımların, kaliteli üretim ve hizmetin önünü açmak, uygun yasama sisteminin oluşturulmasını sağlamaktır. Tüm bunları parti olarak hem meclis hem de hükümet çalışmalarında yer alması için katkımızı sunuyoruz.
Partinizin, toplumsal inanç ve değerlerin korunması noktasında görüşü nedir?
Partimiz, gelenek ve göreneklerin muhafazası ve sağlam temeller üzerinde devam ettirilmesinden yanadır. Dilimizin, dini anlayışımızın ve kültür değerlerimizin korunması partimizin temel amacıdır. Toplumsal değerlerin yok olduğu yerlerde, çöküşün başladığının farkındayız. Toplumsal değerleri, başta yasalar olmak üzere, her türlü şekilde korumaya ve geliştirmeye amaçlıyoruz.
Geleceğimizi teminat altına alabilmek, inanç ve geleneklerimizin korunmak adına, siyasi ve sivil toplum temsilcileriyle işbirliği yaparak çalışıyoruz. Parti olarak, Ramazan ayında iftar organizasyonları düzenleyerek, milli ve dini bayram günlerinde kutlama, panel, konferans ve tartışma programları icra ederek geniş kitlelere ulaşmaya çalışıyoruz. Yıl içerisinde çeşitli programlar için heyetlerimizi Türkiye’ye gönderiyoruz. Türkiye ve ülkemizin önde gelen ilim adamlarını ve aydınlarını misafir ediyoruz. Okullarda öğretmenlerimiz vasıtasıyla, aile yapısının önemini ve geleneklerin devam ettirilmesinin önemini vurguluyoruz.
Kosova’nın Ferizaj bölgesindeki Pjeter Bogdani Teknik Lisesi öğrencilerinden, Arlinda Zekâ isimli 16 yaşındaki bir genç kız, başörtüsü sebebiyle okuldan uzaklaştırıldı. Bu örnekten hareketle, başörtüsü yasağı ve diğer bazı dini uygulamaların yasaklanması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu husustaki tartışma ve olaylar yalınızca Kosova’da değil, diğer ülkelerde de yaşanmaktadır. Bu konuların demokratik ve evrensel insan hakları esas alınarak çözülme kavuşturulması gerekir. Daha somut ifade etmek gerekirse, insan haklarına saygılı olunmalı, dini inançlar serbest olmalı ve uygulamalarda buna göre gerçekleştirilmelidir.
Kosova, hem etnik hem de dini anlamda karışık bir yapıya sahiptir. Eğer Kosova’nın, komünist bir devlet olan, eski Yugoslavya bakiyesi olduğu, ayrıca, Arnavut toplumunun; Müslüman, Katolik ve Ortodoks bireylerden oluştuğunu göz önüne alınırsa, bu sorun çözüme bağlanması daha da karmaşık hale gelmektedir. Bu konunun daha geniş bir platform ve sürede tartışılması gerekmektedir. Çok genç bir devlet olarak, henüz tüm idari mekanizmalarımızı oluşturamadık. Bu sebeple bu tür sorunlara çözüm bulmak, sanırım biraz zaman alacaktır.
Türkiye'nin, Balkan politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin son yıllardaki Balkan politikasını, geçmişe göre daha aktif buluyorum. Bu bizleri memnun ediyor. Çünkü Türkiye, Balkan siyasetinin ve ekonomisinin dışında kalamaz. Dünyada ki gelişmeler Türkiye’nin Balkanlarda ister istemez rol almasını mecburi hale getiriyor.
Türkiye’nin Balkanlardaki rolünün anlamını ve etkinliği bizi son derece mutlu ediyor. Uzun yıllar sonra Balkanlarda kendimizi daha rahat hissediyoruz. Artık Balkan göçlerinden bahsetmiyoruz, bunun yerine, yatırım ve ilişkilerden konuşuyoruz. Yaşadığımız ülkelerde siyasete giriyoruz. Bir taraftan yaşadığımız ülkeyi geliştirmek için çalışıyor, diğer taraftan Türkiye’nin sesi ve elçisi oluyoruz. Tüm bunlar gelecek adına umut veren hususlar.
Türkiye-Kosova ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Tarihi birlikteliğin sosyal, kültürel ve ekonomik sahaya da yansıması için neler yapılabilir?
Türkiye-Kosova ilişkileri, her geçen gün ve her alanda ilerleme kaydetmektedir. Bu tarihi birliktelik, kültürel ve dini ortak geçmişin temelleri üzerine inşa yükselmektedir.
Kosova Türkleri olarak, her iki ülke arasında işbirliğinin artırılması adına, 23 Nisan’ı “Kosova Türklerinin Bayramı” olarak ilan ettik. Son üç yıldır 23 Nisan’ı; hem çocuk, hem ulusal egemenlik hem de Kosova Türkleri bayramı olarak kutluyoruz. Bu hususta Türkiye’den daha fazla destek bekliyoruz.
Aslına bakarsanız, tüm köklü tarihi birlikteliklerine rağmen, Kosova ve Türkiye, birbirlerini daha iyi tanımalılar. Bunun için yeni kültür merkezlerinin kurulması gerekir. Ortak bilimsel araştırma ve çalışmalar yapılmalı. Her iki ülkenin arşivler ayrıntılı incelenmeli ve kullanılmalı.
Son olarak, Türk devleti ve halkına neler söylemek istersiniz?
Kosova devlet adamları ve halkı, Türk devlet adamlarını ve Türk halkını seviyorlar. Bu sebeple bizler, Türkiye’yi Balkanlarda daha fazla görmek istiyoruz. Türkiye, Balkanlardaki kültürel ve tarihi mirasına daha fazla sahip çıkmalı, bölgeye daha fazla ekonomik yatırım yapmalıdır. Balkanlara yalınız kazanç prizmasından bakılmamalıdır. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi sahada güçlü olması, Balkanların istikrara kavuşması ve Balkan halklarının daha mutlu ve güvenli olması demektir. Türkiye’nin gücü, bizimde gücümüzdür.
Mahir Yağcılar kimdir?
6 Mayıs 1961 tarihinde Prizren’de dünyaya geldi. .
1984 yılında, Saraybosna Üniversitesi Trafik ve İletişim Fakültesi’nden mezun oldu.
1984-2000 yılları arasında, Kosova taşımacılık şirketi Kosovatrans’da yönetici olarak görev yaptı.
1989-2000 yılları arasında Otobüs Durakları Direktörlüğü yaptı.
2000 yılında Kosova Demokratik Türk Partisi-KDTP Genel Başkanlığı’na seçildi. Halen bu görevi devam ettiriyor.
UNMIK bünyesinde Sağlık Bakanlığı ve Kosova Cumhurbaşkanlığı Meclisi üyesi olarak görev yaptı.
2008-2010 yılları arasında, Kosova Cumhuriyeti Başbakanı Haşim Thaçi hükümetinde, Çevre ve Alan Planlama Bakanı olarak görev yaptı.
2011 yılında, Kosova Cumhuriyeti Başbakanı Haşim Thaçi liderliğinde kurulan yeni hükümette Kamu Yönetimi Bakanı olarak görev yapmaya başladı.
Çok iyi derecede Sırpça ve Arnavutça bilmektedir.
Evli ve iki çocuk babasıdır.
Ayhan Demir/Dünyaya YeniSöz
Yorumlar