Tiran’da, parlamento binasının yanı başında yer alan araziye, büyük bir cami inşa edilmesi çalışmaları, 1993 yılında başladı. Caminin inşa edileceği arazideki bir taş üzerinde şöyle yazıyor: “Belediye Başkanı himayesinde, 24.12.1993 Cuma günü, Al Fozan Cami (Namazgah) inşaatına karar verildi.”
Bu karardan altı ay sonra, bir Katolik olan dönemin Arnavutluk Parlamento Başkanı’nın ezandan rahatsız olacağı gerekçesiyle, proje rafa kaldırılıyor. Sonraki senelerde, cami inşaatı için birçok kez yardım toplanmış. Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan da maddi yardım talep edilmiş. Türkiye’deki camilerde, sonuncusu Haziran 2013’de olmak üzere, 3-4 kez para toplanmış.
Ne var ki Arnavutluk Hükümetleri, bugüne kadar, hiçbir somut adım atmamışlar. Sadece, Müslümanların oylarını almak adına, her seçim döneminde gündeme getirilmiş. Sandıkların açılmasıyla birlikte, vaatler de unutulmuş.
Haziran 2013’deki Genel Seçimler öncesinde de, benzer bir hava estirildi. Dönemin Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa, bir kez daha cami müjdesi verdi. Mayıs 2013’de, İslam Birliği Başkanı ile birlikte, bir merasim gerçekleştirdiler. Bu, son 24 yıldaki, 18’inci temel atma merasimi idi. Fakat, Berişa liderliğindeki Demokrat Parti seçimleri kaybedince, proje bir kez daha askıya alındı.
Gelinen nokta itibari ile ortada ne cami var, ne de temel. Yapılan tek şey, o bölgede bulunan Türk pazarının kaldırılması, arazinin etrafının çevrilmesi ve birkaç ağacın kesilmesi.
Geçtiğimiz günlerde, ‘Büyük Cami’ projesi yeniden gündeme geldi. Projenin tüm finansmanını üstlenen Türkiye Diyanet Vakfı, “inşaata başlanacağını ve iki yılda tamamlanacağını” açıklamış. Fakat, caminin inşa edileceği, arazi ile ilgili yargı süreci devam ediyor.
Sıkıntı şu: Büyük Cami’nin, on dönümlük arazi üzerine inşa edilmesi planlanıyor. Fakat eldeki arazi yeterli değil. Yusuf Kruja ailesine ait, 3 bin 30 metrekarelik araziden, yaklaşık 750 metrekare alınması gerekiyor.
Bu doğrultuda, Arnavutluk İslam Birliği ile Kruja ailesi arasında, 2012 yılı sonbaharında çeşitli görüşmeler yapılıyor. Kruja ailesi, 9.5 milyon Euro karşılığında, arazinin tamamını satmayı teklif ediyor. Arnavutluk İslam Birliği ise ihtiyaçları olan araziyi bağışlamalarını talep ediyor.
Kruja ailesi, bir şartla, talebi kabul ediyor. Şart şu: Cami inşaatı ile birlikte, kendilerine kalacak kısma inşa etmeyi planladıkları, iş merkezi için de gerekli izinlerin alınması.
Arnavutluk İslam Birliği, bu şartı kabul ederek, Nisan 2013’de Kruja ailesi ile bir anlaşma yapıyor. Ardından her iki inşaat için gerekli izinler alınıyor. Fakat, kendisi de Hıristiyan olan Edi Rama liderliğindeki Sosyalist Parti iktidara gelince, Bölgesel Ulusal Konsey izinleri askıya alınıyor.
Kruja ailesi, bu şartlar altında, araziyi bağışlamak istemiyor. Aile adına çalışan inşaat şirketi de, İdari Mahkeme’de dava açtı ve kazandı. Ancak hükümet, temyize gitti. Temyiz süreci halen devam ediyor.
Mahkeme devam ederken, Başbakan Rama’nın yardımcısı Niko Peleshi ve Kruja ailesinin yasal temsilcisi Alban Bala, birkaç kez bir araya geliyorlar. Kruja ailesi, hiçbir ek ödeme ya da faiz talep etmeksizin, arsa bedelinin 10-15 yıla yayılarak kendilerine ödenmesini teklif ediyor. Fakat bu teklif reddediliyor ve görüşmeler kesiliyor.
Aslına bakılırsa Edi Rama Hükümeti, bu cami projesine başından beri sıcak bakmıyor. Ülkedeki Ortodoks ve Katolik Kiliseleri de, cami projesine soğuk bakıyorlar.
Son duyumlarımıza göre; Arnavutluk Hükümeti, Büyük Cami projesini tamamen rafa kaldırmaya hazırlanıyor. Bu arazi üzerine, hiçbir dini bağlantısı olmayacak, bir müze inşa edilmesi planlanıyor.
Arnavutluk İslam Birliği de, Hükümet ile danışıklı bir dövüş içerisinde. Paralel yapı kuşatmasındaki Arnavutluk İslam Birliği’nin asıl amacı, Türkiye’yi küçük düşürmek. Bu doğrultudaki, “Türkiye bize söz verdi ama yerine getiremedi” gibi sözler, cemaat arasında yüksek sesle dile getiriliyor.
Yeri gelmişken projeyi hazırlayan HASSA Mimarlık’tan da bahsedelim. Arnavutluk İslam Birliği, ısrarla, bu firma ile çalışmak istiyor. Bu ısrarın, “firmanın, paralel yapı ile yakın ilişkilere sahip olmasından” kaynaklandığı iddia ediliyor.
Özetle, caminin adı gibi, Tiran’da dönen oyun oldukça büyük. Türkiye’nin büyüklüğüne yakışan ise oyunu bozup, camiyi inşa etmektir.
Son olarak, tüm taraflara, şunu hatırlatalım: İster cami, ister müze; Kruja ailesinin rızası alınmadan yapılacak her şey, haram üzerine inşa edilmiş olacaktır.
Yorumlar