Duyuru

Seçim ve Balkanlar

Bosna Haberleri - Yazılar - Kosova Haberleri - Türkiye Haberleri

  /   1501   /   14 Haziran 2015, Pazar

Akit
 Yazdır

  

Acil servisten çıkıp, oyumuzu istikrardan yana kullandık. Ardından, yeniden hastaneye dönüp, sandıkların açılmasını bekledik.

Ekrana yansıyan ilk rakamlar, sandıkların yarıdan fazlasının açıldığı neticeleri gösteriyordu. Birkaç saat içerisinde kesin sonuçlar belli oldu. 

Görünen o ki, istikrar sendelese de, devam edecek. Ufukta bir AK Parti - MHP koalisyonu var.

Türkiye harita üzerindeki neticeleri görünce, Fuat Dündar’ın İttihat ve Terakki’nin Müslümanları İskan Politikası kitabı hatırladım.

Bu kitap, İttihat ve Terakki’nin tam iktidar olduğu 1913-1918 yılları arasında, kaybedilen topraklardan getirilen Müslüman ahalinin Anadolu’ya nasıl iskan edildiğini haritalar ve belgelerle ortaya koyuyor.

Öyle, rastgele bir iskan değil. Kastamonu’dan Karaman’a uzanan bir hat boyunca, İslam unsurları dikkatli bir şekilde iskan edilmiş. 

Kuzeyden güneye: Kastamonu’dan, Çankırı, Bolu, Sakarya, Ankara, Konya, Karaman, Niğde, Aksaray, Nevşehir, Kırşehir, Kayseri, Yozgat, Çorum ve Sivas’a...

Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Çerkezler, Araplar ve Türkler yerleştirilmiş.   

Bir başka ifadeyle, Anadolu’nun tam orta yerine, İslam’dan bir iç kale inşa edilmiş. 

Hatırlayın: Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslar, Trabzon’dan Erzurum’a, Van’dan Erzincan’a uzanan geniş bir bölgeyi işgal etmişlerdi. Fakat Sivas’a girmeye cesaret edememişlerdi.

Aynı şekilde: Yunanlılar, neredeyse ellerini kollarını sallayarak, Ege’den Anadolu’ya doğru ilerlemişti. Fakat Eskişehir civarında bu iç kalenin duvarlarına çarpıp durmuşlardı.

Burada, dikkat çeken nokta şu: ‘Milli İrade’, en çok bu bölgede destek buluyor! 

Gelelim Balkanlar’ın tercihine…

Seçime katılım oranının, genel olarak, Avrupa ortalamasının üzerinde olması ilk dikkat çeken noktaydı. 

İkinci dikkat çekici nokta ise, en çok kayıtlı seçmenin bulunduğu Yunanistan ve Bulgaristan’da, seçime katılım oranları oldukça düşük oldu.

Balkanlar’da en yüksek seçime katılım oranı, yüzde 55 ile Arnavutluk’ta gerçekleşti. Cumhurbaşkanımızın ‘paralel yapının okullarını kapatın’ çağrısı yaptığı Arnavutluk’ta, MHP birinci parti oldu. İkinci olan HDP’yi, CHP izledi. Paralel yapının en kuvvetli olduğu Balkan ülkesi olan Arnavutluk’ta, AK Parti dördüncü sırada yer aldı. 

Kayıtlı seçmen sayısı 10 bin 487 olan Yunanistan’da, katılım yüzde 5 seviyesinde kaldı. Bu ülkedeki sandık neticesi de oldukça ilginç oldu. Sırasıyla; HDP, CHP, AK Parti ve MHP. 

Katılımın düşük olduğu bir diğer Balkan ülkesi de Bulgaristan idi. 7 bin 689 kayıtlı seçmenin sadece yüzde 14’ünün oy kullandığı Bulgaristan’da; CHP ve AK Parti ilk iki sırada yer aldılar. Onları, HDP ve MHP izledi.

Paralel yapının kuvvetli olduğu Balkan ülkelerinden Makedonya’da, sandıktan birinci parti olarak HDP çıktı. Onu AK Parti, CHP ve MHP takip etti. 

AK Parti’nin sandıktan zaferle çıktığı iki Balkan ülkesi var: Bosna Hersek ve Kosova…

Bosna Hersek’te, kayıtlı 2 bin seçmenin yüzde 44’ü sandık başına gitti. Cumhurbaşkanımızın eşine az rastlanır bir ilgiyle karşılandığı Bosna Hersek’te, AK Parti açık ara birinci oldu. AK Parti’nin yarısı kadar oy alan MHP ise ikinci oldu. Onları, CHP ve HDP takip etti.

Balkanlar’ın en genç ülkesi olan Kosova’da kayıtlı bin 139 seçmenin yüzde 48’i oy verme hakkını kullandı. Kosova’daki sandıklar açıldığında, AK Parti ilk sırada yer aldı. AK Partiyi, birbirine oldukça yakın oy oranlarına sahip olan, CHP, MHP ve HDP izledi.

Toparlarsak; paralelin etkin olduğu Arnavutluk ve Makedonya gibi Balkan ülkelerinde, HDP ve MHP ipi önde göğüslediler. Paralelin Türkiye’yi karalama kampanyası yürüttüğü, Bosna Hersek ve Kosova gibi Balkan ülkelerinde ise sandıktan AK Parti çıktı.

DOSTLARIMIZI TANIYALIM

Cumhurbaşkanımıza ve AK Parti Hükümetine destek ve yakınlığı ile bilinen(!) bir köşe yazarının, seçim kampanyasının son dönemecinde, HDP’ye destek vermesi bazılarını çok şaşırtmış. Fakat “her şey aslına döner” kaidesinden haberdar olanlar için hiç de şaşırtıcı değildi.

Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık uçağında seyahat eden, birçok mahreme şahit olan, sonra birden sırtını dönen, sadece bir kişi mi? 

Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık’ın maddi / manevi tüm imkanlarından istifade eden “konjonktürel dostlar”, sadece Türkiye’de mi? 

Elbette, hayır…

Kimi çıkar “AKP kaybedilen oylardan ders almalı” diye ahkam keser. Kimi de “AKP’nin yol haritası nasıl olmalı” türünden sorularla, istikamet belirlemeye çalışır. Fakat bunların, daha meselenin alfabesinden bile haberleri yoktur. 

Peki artık bunlara, “Öğren de gel: AKP değil, AK Parti!” diyecek birileri var mıdır? 

  

Yorumlar