Kosova Cumhuriyeti’nde, 8 Haziran 2014’deki son genel seçimlerin ardından, hükümet ile muhalefet partileri arasında yaşananlar tam bir ergen siyaseti.
Uzun süredir iktidarda bulunan Kosova Demokratik Partisi-PDK, bu seçimde tek başına hükümet şansını kaybetmesine rağmen, sandıktan birinci çıkmayı başardı.
Meclise girmeyi başaran; Kosova Demokratik Birliği-LDK, Kendin Karar Al Hareketi-VV, Kosova Geleceği İçin İttifak-AAK ve Kosova için Girişim-Nisma da, tek başına ya da birlikte hükümet kurabilecek çoğunluğa ulaşamadılar.
Bu dört partinin, seçimin ardından kendi aralarında aldıkları, birlikte hareket etme kararı da uzun süre devam etmedi. Sandıktan ikinci çıkan LDK, PDK ile koalisyona evet dediği günden beri, diğer muhalefet partilerinin hedef tahtasında. Özellikle Başbakanlık görevini üstlenen LDK lideri İsa Mustafa, eleştirilerin odak noktası haline geldi.
PDK-LDK Hükümeti, kurulduğu günden beri, çok önemli ve bir o kadar da tartışmalı kararlara imza attı. Bu kararların ilki, 1998-99 yılları arasındaki savaş suçlarını araştıracak, Özel Mahkeme’nin kurulması oldu. Ardından, Sırbistan ile Birlik (Zajednica) ve Karadağ ile sınır anlaşmaları imzalandı.
AB arabuluculuğunda 25 Ağustos’ta Brüksel’de imzalanan Birlik Anlaşması, Kosova’da Sırpların çoğunlukta olduğu yerleşim yerlerinde, Sırp Belediyeler Birliği kurulmasını öngörüyor.
Kosova muhalefeti, “toprak bütünlüğümüz bozulacak ve Bosnalaşacağız” endişeleriyle, bu anlaşmaya karşı çıkıyor. Muhalefet, “ülke topraklarından bir kısmının Karadağ’a verildiği” gerekçesiyle, sınır anlaşmasına da karşı çıkıyor. Öyle ki, bu iki anlaşma sebebiyle, Kosova Meclisi stadyumdan farksız hale geldi.
Muhalefetin genel kurul salonuna sürekli gaz ve biber bombası atması, düdük çalması, su şişeleri fırlatması, kürsüyü işgal etmesi sebebiyle, meclis toplanmıyor. Kosova muhalefeti, meclis dışında da oldukça ilginç yöntemlere başvuruyor. Muhalefet destekçileri, Başbakana, Bakanlara ve Bakan Yardımcılarına yumurtalı protesto saldırıları düzenliyorlar. Hatta devlet kurumlarına ait bina ve araçları yakıp, yıkıyorlar.
Kosova halkı, iktidar ile muhalefet arasındaki çekişmeyi başlangıçta gülerek izliyordu. Ancak artık durum trajik bir hal almaya başladı. Kosovalı siyasetçiler birbirini yerken ülkedeki ekonomik, sosyal ve ahlaki sorunlar baş edilemez hale geldi.
Genel seçimler öncesinde hükümet ortaklarından PDK, 200 bin yeni işyeri açılmasını vaat ediyordu. Hükümetin diğer ortağı LDK ise 150 bin yeni iş yeri vaat ediyordu. Seçimlerin üzerinden bir yılı aşkın süre geçti ama bu vaatlerden eser yok. Aksine, bu yılın 10 aylık döneminde, bin 417 işletme kepenk indirdi.
Kosova’daki işsiz sayısı oldukça yüksek. Nüfusu 1 milyon 800 bin civarında olan bu ülkede, 300 bin işsiz var. 2014 yılındaki resmi işsizlik yüzde 35.3 oranındaydı. Ancak reel işsizlik, yüzde 50’nin üzerinde. 30 yaşa kadar olan gençlerdeki işsizlik ise yüzde 70’ler seviyesinde.
Yaklaşık 130 bin kişiye tekabül eden 30 bin civarında aile, devletten, ayda 40 ila 120 Avro arasında değişen sosyal yardımlar alıyor.
Tüm bu ekonomik sıkıntılar sebebiyle, sadece Ekim 2014 - Mart 2015 arasındaki dönemde, yaklaşık 100 bin kişi Kosova’yı terk etti.
Kosova, sadece ekonomik değil, ahlaki sorunlarla da baş etmeye çalışıyor. Müslüman toprakları, gayri ahlâki işlerin merkezi haline getirilmek isteniyor. Sigara, alkol ve uyuşturucunun yanı sıra sapık ilişki biçimleri topluma yayılmaya çalışıyor.
Mesela Başbakan İsa Mustafa, Kasım 2015’in ilk günlerinde, ABD Dışişleri Bakanlığı LGBT Kişilerin İnsan Hakları Özel Elçisi Randy W. Berry’i makamında ağırladı. Başbakan Mustafa, bu görüşme esnasında, 2013 yılında LGBT Hakları Kosova Cumhuriyeti Ulusal Danışma ve Koordinasyon Grubu’nun kurulduğunu, büyük bir gururla ifade etti.
Geçtiğimiz yaz, 31 Temmuz - 2 Ağustos tarihleri arasında, Priştine’de düzenlenen ‘Kosova Bira Festivali’nin 40 bin ziyaretçisinin olması, Sultan Murad’ın uğruna can verdiği toprakların nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
‘Balık baştan kokar’ demişler. Doğru söylemişler. Kosova Meclisi de, meyhaneden farksız. Eski Başbakan ve AAK lideri Ramush Haradinaj, meclis genel kurulunda, hem kendisi alkol alıp, hem de diğer muhalif parti milletvekillerine ikram etmiş.
Daha önce de “neden Müslüman olduğumu bilmiyorum” diyerek gündeme gelen Haradinaj, bu sefer de “Kosova’nın Dukagjini bölgesinde alkol almak gelenektir” sözleriyle kendini savunmaya çalışmış. Fakat Haradinaj’ın unuttuğu bir şey var: Kosova halkının tüm gelenekleri, İslam üzerinedir!
Kosova halkı, Haradinaj gibiler mecliste kafayı çeksinler diye değil, Gazimestan’da İslam sancağı dalgalanmaya ve “Allah-u Ekber” nidaları yankılanmaya devam etsin diye Sırbistan’dan ayrıldı.
Özetle: Kosova, hem ekonomik hem de ahlaki anlamda bir kalkınmaya muhtaç. Türkiye’nin, Balkan romantizminden kurtulup, millet-i sadıka olan Arnavut kardeşlerine sahip çıkmasını bekliyor.
Yorumlar